31 Mayıs 2008 Cumartesi


BİZ KİRPİLER

Eski zamanlarda bir kış, gece soğukları başlamış. bu gece soğuğundan
bütün hayvanlar etkilenmişler, büyük kayıplar vermişler ama en çok
kayıp verenler kirpilermiş; bildiğiniz gibi onların pek çok hayvan gibi
kalın kürkleri yok bunların yerine kendilerini sıcak tutması zor olan
dikenleri var. bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi
toplanmış çözüm aramaya başlamışlar, tartışa tartışa en sonunda
büyüklerinden birinin gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına,
birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmeye karar verilmiş.

böylece
kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki
hava sirkülasyonunu da önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
ve ilk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını
farketmişler ama başka bir sorun varmış, o da üşüyen kirpilerin birbirlerine
fazla yaklaşmalarından dolayı birbirlerine dikenlerini batırmalarıyla
yaralanmalar gerçekleşmiş, daha sonraki gece uzaklığı fazla tutmuşlar
yaralanma korkusundan.

bu yüzden de bazı donma olaylarının önüne
geçememişler ancak her gece buna devam ederek deneye yanıla, deneye yanıla
birbirleinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak
birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.
NE DERSİNİZ BİRGÜN BİZ DE BU DENGEYİ YAKALAYABİLİR MİYİZ?

KİRPİ MİYİZ BİZ?

Kirpi gibiyiz işte, kabul etsek de, etmesek de kirpi
gibiyiz. Uzun uzun dikenlerimiz var, hayata karşı filtrelerimiz. Kimseleri
yaklaştırmıyoruz yanımıza, filtrelerimizden elenmeden kimseler giremiyor,
steril dünyalarımıza. Biri dokunmak isterse bize, hemen dikenlerimizle
savunmaya geçiyoruz.

Tanımadığımız biriyle, bir dakikayı paylaşacağız diye
ölüyoruz korkumuzdan, ya da dostlarımız sırlarımızı görmesin diye,
dikenlerimizin arkasına saklıyoruz tüm özelimizi. En çok değer
verdiklerimizin sevgisini bile, dikenlerimizin başladığı yerde
bitiriyoruz. Hiç savaş yaşamadığımız dünyada, kendi yarattığımız sosyal
bir savaşımızın içinde dikenlerimizle saldırıyor, dikenlerimizle
savunuyoruz.

Kirpi gibiyiz, herkese her şeye mesafeli, her olaya her
insana temkinli. Kirpi gibi korkak, kirpi gibi çekingeniz. Ve dünyanın
en yalnız mahluku olan kirpi gibi ozumuzde bizler de yalnızız...
Kendi ellerimizle kiramaz miyiz bu dikenlerimizi?

Asamaz miyiz baska dikenleri sevgimizle?
Yoksa her şeyi boş verip de dikenlere ragmen uzatamaz miyiz
ellerimizi, belki biraz torpulemek ugruna?
Cok mu acir canimiz kanayan parmak uçlarımizla ve bize
kalan kronik yalnızlığımızla?

Hayat mi katilastiriyor bizleri acaba?
Ya da olgunluk denilen sey bu mu?
Farkindalik ve olgunlugun getirecegi sonuc bu sipsivri
uclarsa, ben, yeni dogmus henuz dikenleri sertlesmemis kirpi olarak kalmayi
hala ve daima tercih ediyorum oyleyse...

Hiç yorum yok: