29 Mayıs 2009 Cuma
26 Mayıs 2009 Salı
YIKIN DİKTİĞİNİZ HEYKELLERİMİ!
Ey milletim
Ben Mustafa Kemal’im
Cagin gerisinde kaldiysa düsüncelerim
Hala en hakiki mürsit degilse ilim
Kurusun damagim dilim
Özür dilerim
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Özgürlük hala
En yüce deger
Degilse eger
Prangali kalsin diyorsaniz köleler
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Yoksa cagdas medeniyetin bir anlami
Ortacaga tasimak istiyorsaniz zamani
Bas taci edebiliyorsaniz
Sanatin icine tüküren adami
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Yetmediyse acisi siddetin savasin
Anlami kalmadiysa
Yurtta sulh dünyada barisin
Eger varsa ödülü silahlanmayla yarisin
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Özlediyseniz fesi peceyi
Aydinliga yegliyorsaniz kara geceyi
Hala medet umuyorsaniz
Sihtan seyhten dervisten
Sifa buluyorsaniz
Muskadan üfürükcüden
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Esit olmasin diyorsaniz kadinla erkek
Karacarsafa girsin diyorsaniz
Yobazin gazabindan ürkerek
Diyorsaniz ki okumasin
Kadinimiz kizimiz
Budur bizim alin yazimiz
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Fazla geldiyse size
Hürriyet cumhuriyet
Özlemini cekiyorsaniz
Saltanatin sultanin
Hala önemini anlayamadiysaniz
Millet olmanin
Kul olun
Ümmet kalin
Fetvasini bekleyin sayhül islamin
Unutun tüm dediklerimi
Yikin diktiginiz heykellerimi
Rahat Bırakın Beni.
Süleyman Apaydın
sizlerle bulduğum bir şiiri paylaşmak istiyorum. Herhangi bir yorum yapmak istemiyorum sadece şunu sölemek istiyorumki
onu anlamadan bu dünyadan geçmesin hiç kimse.....
16 Mayıs 2009 Cumartesi
TEMBELLİK YASASI
Madde 1 : İnsanlar yorgun doğar dinlenmek için yaşar.
Madde 2 : Çalışmak yorar.
Madde 3 : Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
Madde 4 : Yatağını kendini sevdiğin gibi sev, içinden çıkamayacağın gibi yap.
Madde 5 : Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
Madde 6 : Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebileceğin kadar ertele.
Madde 7 : Dinlenen birini görünce otur ona yardım et.
Madde 8 : Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
Madde 9 : Tembellikten kimse ölmemiş.
Madde 10 : Çalışma isteği duyunca biryere otur isteğin geçmesini
bekle.
Madde 2 : Çalışmak yorar.
Madde 3 : Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
Madde 4 : Yatağını kendini sevdiğin gibi sev, içinden çıkamayacağın gibi yap.
Madde 5 : Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
Madde 6 : Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebileceğin kadar ertele.
Madde 7 : Dinlenen birini görünce otur ona yardım et.
Madde 8 : Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
Madde 9 : Tembellikten kimse ölmemiş.
Madde 10 : Çalışma isteği duyunca biryere otur isteğin geçmesini
bekle.
EVLİ ERKEĞİN EVRİMİ...
6. hafta: Seni seviyorum
6. ay: Tabii ki, seni seviyorum
6. yıl: Seni sevmesem çoktan çeker giderdim
6. hafta: Aşkım, ben geldim
6. ay: Selam!
6. yıl: Annen ne yemek yapmış?
6. hafta: Zahmet etme, ben açarım
6. ay: Ben açayım mı kapıyı?
6. yıl: Yahu şu kapıya baksanıza!
6. hafta: Sevgilim, Ayşe telefonda
6. ay: Seni arıyorlar
6. yıl: Telefoooon!
6. hafta: Zor bir çocukluk geçirmişsin
6. ay: Senin anan da cins ha
6. yıl: Ulan tam da anana çekmişsin
6. hafta: Bu yaz seni Venedike götüreceğim
6. ay: Tatilde Ankara ya gitsek ne olur?
6. yıl: Niye, evin suyu mu çıktı?
6. hafta: Bu yüzüğü inşallah seversin
6. ay: Resim çerçevesi aldım, her zaman lazım
6. yıl: Şu parayla kendine bir şey al
6. hafta: Hangi filmi görmek istersin?
6. ay: Evita ya gidelim mi?
6. yıl: Evita yı gör, ben çok beğendim
6. hafta: Üzülme sevgilim, leke yapmaz
6. ay: Dikkat etsene yahu!
6. yıl: Amma da sakarsın be kadın!
6. hafta: Ben pek bu fikirde değilim
6. ay: Bu konuda yanlış düşünüyorsun
6. yıl: Saçma sapan konusma, Alla sen
6. hafta: Yaptığın yemeklere de bayılıyorum
6. ay: Bu akşam ne yiyoruz?
6. yıl: Gene mi makarna!
6. hafta: Bir şey içer misin?
6. ay: Bir Martini içerim
6. yıl: Gene buz koymayı unutmuşsun
6. hafta: Bu elbise sana çok yakışmış
6. ay: Bir elbise daha mı aldın?
6. yıl: Kaç para verdin buna?
6. hafta: Özür dileyecek bir şey yapmadın ki
6. ay: Biraz dikkat etsene be kızım
6. yıl: Hay senin eline...
6. ay: Tabii ki, seni seviyorum
6. yıl: Seni sevmesem çoktan çeker giderdim
6. hafta: Aşkım, ben geldim
6. ay: Selam!
6. yıl: Annen ne yemek yapmış?
6. hafta: Zahmet etme, ben açarım
6. ay: Ben açayım mı kapıyı?
6. yıl: Yahu şu kapıya baksanıza!
6. hafta: Sevgilim, Ayşe telefonda
6. ay: Seni arıyorlar
6. yıl: Telefoooon!
6. hafta: Zor bir çocukluk geçirmişsin
6. ay: Senin anan da cins ha
6. yıl: Ulan tam da anana çekmişsin
6. hafta: Bu yaz seni Venedike götüreceğim
6. ay: Tatilde Ankara ya gitsek ne olur?
6. yıl: Niye, evin suyu mu çıktı?
6. hafta: Bu yüzüğü inşallah seversin
6. ay: Resim çerçevesi aldım, her zaman lazım
6. yıl: Şu parayla kendine bir şey al
6. hafta: Hangi filmi görmek istersin?
6. ay: Evita ya gidelim mi?
6. yıl: Evita yı gör, ben çok beğendim
6. hafta: Üzülme sevgilim, leke yapmaz
6. ay: Dikkat etsene yahu!
6. yıl: Amma da sakarsın be kadın!
6. hafta: Ben pek bu fikirde değilim
6. ay: Bu konuda yanlış düşünüyorsun
6. yıl: Saçma sapan konusma, Alla sen
6. hafta: Yaptığın yemeklere de bayılıyorum
6. ay: Bu akşam ne yiyoruz?
6. yıl: Gene mi makarna!
6. hafta: Bir şey içer misin?
6. ay: Bir Martini içerim
6. yıl: Gene buz koymayı unutmuşsun
6. hafta: Bu elbise sana çok yakışmış
6. ay: Bir elbise daha mı aldın?
6. yıl: Kaç para verdin buna?
6. hafta: Özür dileyecek bir şey yapmadın ki
6. ay: Biraz dikkat etsene be kızım
6. yıl: Hay senin eline...
14 Mayıs 2009 Perşembe
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
YAHYA KEMAL BEYATLI
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Karşımıza erken çıkmış insanları yolun dışına sürerken; bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
Hayat her zaman cömert davranmaz bize.
Tersine çoğu kez zalimdir.
Her zaman aynı fırsatları sunmaz.
Toyluk zamanlarını ödetir, hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla kalırız bir gün...
Bir akşam üstü yanımızda kimsecikler olmaz;
Ya da olması gerekenler yanımızdakiler değildir...
Hayat her zaman cömert davranmaz bize.
Tersine çoğu kez zalimdir.
Her zaman aynı fırsatları sunmaz.
Toyluk zamanlarını ödetir, hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla kalırız bir gün...
Bir akşam üstü yanımızda kimsecikler olmaz;
Ya da olması gerekenler yanımızdakiler değildir...
9 Mayıs 2009 Cumartesi
Sensizlik
Gece uyurken dışarda,
Yıldız parlarken semada,
Rüyalara dalmışken akşam sefası balkonumda.
Hafif hafif serinletirken ilkbahar,
Ben boğuluyorum sensizlik kapımda.
Damağımda kalan tadınla,
Odamdaki kokunla,
Bitti dediğin anda;
Yıldız kaydı yakamozun ortasına,
Nefes aldığım tek limandın,
Yarım kalmışlığınla.
Yıldız parlarken semada,
Rüyalara dalmışken akşam sefası balkonumda.
Hafif hafif serinletirken ilkbahar,
Ben boğuluyorum sensizlik kapımda.
Damağımda kalan tadınla,
Odamdaki kokunla,
Bitti dediğin anda;
Yıldız kaydı yakamozun ortasına,
Nefes aldığım tek limandın,
Yarım kalmışlığınla.
BİRDAHA SENİN KADAR GÜZEL DUYGULARI ANLATAN ÇIKMAZ RAHMETLE ANIYORUM
Hangi Ayrılık
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?
Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?
Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
Hangi cama kafa atsam?
Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?
Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan
zonklasın?
Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
Hiç sanmam! ...
Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
Hangi mübarek dua,
Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
Olur mu be! . olur mu?
Bu da benim gibi adama yapılır mı?
Aşk dediğin mendil mi?
Buruşturup bir kenara atılır mı?
VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?
Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?
Dağ gibi adamı eze eze! .....
Hangi anası tipli parlak çömeze,
Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
Ve! .. Hangi su bağışlatır?
Hangi musalla temizler seni?
Bu Nasıl Ayrılık
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?
Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?
Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
Hangi cama kafa atsam?
Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?
Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan
zonklasın?
Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
Hiç sanmam! ...
Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
Hangi mübarek dua,
Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
Olur mu be! . olur mu?
Bu da benim gibi adama yapılır mı?
Aşk dediğin mendil mi?
Buruşturup bir kenara atılır mı?
VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?
Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?
Dağ gibi adamı eze eze! .....
Hangi anası tipli parlak çömeze,
Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
Ve! .. Hangi su bağışlatır?
Hangi musalla temizler seni?
Bu Nasıl Ayrılık
YUSUF HAYALOĞLU
herşey sensin!!
koydum sevinçlerimi önüme baktım hepsi sensin
yazdığım şiirlerin her hecesi
üzüldüğüm tüm filmler..
yıpranmamış hayatlar büyük hüzünler bekler
her işte bir hayır bu işte hepsi sensin.
şimdi senden vazmı gecmeli
masal olup yola devammı etmeli?
ben kalpten sorumlu
aşka sorun duydum anladım herşey sensin
yazdığım şiirlerin her hecesi
üzüldüğüm tüm filmler..
yıpranmamış hayatlar büyük hüzünler bekler
her işte bir hayır bu işte hepsi sensin.
şimdi senden vazmı gecmeli
masal olup yola devammı etmeli?
ben kalpten sorumlu
aşka sorun duydum anladım herşey sensin
yalın
Seni ne kadar ilgilendirir??
Duvardaki catlaktan bakan
fare, çiftlik sahibi ile karisinin
bir paket actiklarini gordu
"Icinde yiyecek mi var?'"
derken - - -
Bir baktı ki
fare kapanı!!.
Hemen bahceye kosup,
alarmi verdi :
Evde kapan var!
Evde kapan var!'
Tavuk gidaklayip ,
kafayi kaldirdi ve,
'Bay fare", bu sizin icin ciddi
bir sorun olsa da sahsen, beni ilgilendiren
bir tarafi yok ne yazik ki! .
Fare donup bu sefer domuzcuga,
"Evde kapan var,
evde kapan var"!
dedi.
Domuzcuk konuyla ilgilendi ama,
kendi hesabina
'Uzgunum bay fare, vah, vah
emin ol senin icin dua edecegim"
dedi.
Fare bu kez öküze yoneldi:
"Evde kapan var!"
"Evde kapan var!"
diye bagirdi nefes nefese.
Öküz: 'Wow, Bay Fare,
Senin icin uzuldum,
ama burnumu sokacagim bir sey degil.'
dedi.
E farenin de basini egip,
gitmekten baska caresi kalmamisti...
yalnizlik ve terkedilmislik hisleri icinde,
fare kapani ile artik....tek basina basa
cikmaya calisacakti!.
***
O aksam evde, alisilmamis bir ses duyuldu.
Sanki bir kapan,
avinin uzerine kapanmisti.
Sese kosan cifcinin karisi, karanlikta kapana,
zehirli bir yilanın kuyrugu kaptirdigini gormemis.
Yilan da onu isirmisti..
Ciftci karisini hastaneye kosturdu,
Karisi eve atesli dondu.
E atesli insana ne verilir??
sicacik bir tavuk corbasi!!!.
Tavuk acilen pisirilmis!
Ama kadin hala iyilesmiyormus,
E es dost ahbap, gelince hasta ziyaretine,
ciftci de sofraya domuzcugu cikarmak
zorunda kalmis!!!.
Ama ciftcinin karisi iyilesmemis;
ölmüs!!!!!.
Aman ne kalabalik gelmis cenazeye,
ne kalabalik!!!
Bu sefer de konuklari,
doyurmak icin kesilen öküz olmus....
Fareye de olan biteni
deliginin ardindan izlemek kalmis!....
***
Onun icin bir daha,
seni ilgilendirmeyen bir sorun
karsina cikarsa... bir dusun!!! ----
Birimiz tehdit altindaysak,
hepimiz risk altindayiz.
8 Mayıs 2009 Cuma
ÇOK GEÇ
Çatlamış susuz topraklarda,
Bir çöl fırtınasında buldum seni.
Kalabalık içinde buldu gözlerim gözlerini.
Ellerim itse de ellerini,
Gözlerim bakmaya korksa da gözlerine,
O anda aktın yüreğime.
Halbuki kilitliydi kalbim,
Kapatmıştı kapılarını aşka sevdaya,
Hiç yer yoktu yüreğimde heyecana,
Kocaman bir yanlışın ortasında,
Nerden girdin dünyama?...
Koşarak kaçmak istedim defalarca,
Ah sökebilseydim yüreğimi yerinden,
Atabilseydim rüyalarımdan sesini,
Çok geç,
Aşktan vazgeçmek için,
Çok geç....
Sanki yıllardır tanıyorum sesini,
Sanki yıllardır tutuyorum ellerini,
Sanki gözlerin benimdi hep.
Hiç tutamasam da ellerini,
Bakamasam da gözlerine,
Tadamasam da teninin tuzunu,
Çok geç,
Aşktan vazgeçmek için,
Çok geç.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)