29 Mart 2009 Pazar

HOCALAR UÇUK OLUNCA

Renkli kişiliğiyle ün yapmış bir felsefe hocası, yılın son sınavını yapmak
üzere sınıfa girmiş.. Bütün öğrenciler çok heyecanlı, hepsi merakla soruları
bekliyorlar, felsefe hocası sınıfa şöyle bir bakmış, derken sandalyesini kaptığı
gibi kürsünün üzerine koymuş..
- İşte 100 puanlık tek soru demiş.. Bana bu sandalyenin var olmadığını ispat
edin.

Herkes bir girişmiş yazmaya efendim hızlı hızlı yazanlar harıl harıl düşünenler
derken, aralarından biri kâğıda tek bir cümle yazmış sonra kalkmış hocasına
vermiş ve sınavı bitirip çıkmış...

Sonuçlar açıklandığı zaman bir bakmışlar koca sınıfta 100 üzerinden 100
alan tek kişi var, o da sınavı 2 dakikada bitirip çıkan çocuk!
Peki, acaba çocuğa 100 puan getiren o tek cümle neymiş?
Cevap kâğıdına sadece şunu yazmış:

- HANGİ SANDALYE?

HOCALAR UÇUK OLUNCA – 2

Bir üniversitede bir ödev verilmiş ve bu ödevden 100
almayı bir kişi başarabilmiş.
Kompozisyon Ödevi:
Aşağıdaki konulara kısa ve etkili bir şekilde değinen bir
kompozisyon yazın.
1. Din
2. Cinsellik
3. Gizem
100 alan ödev:

"Allahım! Hamileyim. Acaba Kimden?"

HOCALAR UÇUK OLUNCA – 3

Seviye: Üniversite
Ders: Eğitim felsefesi
Sınav: Bütünleme

Sınav şu sorudan ibarettir:
"Bildiğiniz iki soruyu yazıp cevaplayınız."

Yalnız bir sorun vardır. Derse hiç devam etmemiş öğrenci dersin
içeriğini hiç bilmemektedir. Dolayısıyla kendine sorabileceği iki adet
soru da bulamamaktadır. Beyninin derinliklerinden, dönemin ilk dersine
girdiğini hatırlar. Bu derste duyduğu cümleden de yeterli doneyi almış.

Soru 1: İlk Milli Eğitim Bakanımız kimdir?
Cevap: Hasan Ali Yücel
Soru 2: Hasan Ali Yücel kimdir?
Cevap: İlk Milli Eğitim Bakanımızdır.

İşlem tamamlanmıştır...
Sınav Sonucu:100
HOCALAR UÇUK OLUNCA – 4

ODTÜ Felsefe öğrencilerini en çok zorlayan hocalardan
biri, dersinin final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav
sorusu olarak tahtaya;
Why? (Neden?) yazmış.
Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra
herkes bir şeyler yazmaya başlamış. Yalnız bir öğrenci,
sınavın ilk dakikasında kâğıdını teslim etmiş.

Bu öğrenci sınavdan 100 almış.
Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış!

WHY NOT (NEDEN OLMASIN Kİ?)

HOCALAR UÇUK OLUNCA – 5

Aynı hoca başka bir sınavda "Risk Nedir?" diye soruyor.
Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor
kâğıdını. Kâğıdın üst kısmında sadece isim-soyadı
yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak. En altta ise
"İşte risk budur!" diye yazıyor. Ve sonuçta da sınıftaki en
yüksek notu alıyor.
Hocanın bir sonraki sınavında yine "Risk Nedir?"
sorusuyla karşılaşan öğrencimiz tekrar boş kağıt verince
bu sefer 0 alıyor.
Tabii koşa koşa hocaya gidip sebebini soruyor.<>İşte cevap:

Aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!
HOCALAR UÇUK OLUNCA – 6

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Hocanın biri
sınavda, o günlerde devam etmekte olan bir davanın
detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş. Tabii,
bütün öğrenciler ha babam, de babam, sayfalarca
yazmaya başlamışlar. Ama bir öğrenci kağıdını sınavın ilk
dakikasında vermiş. Ve buna rağmen 100 almış.
Öğrencinin yanıtı tek cümleymiş:

"Devam eden dava hakkında yorum yapılamaz."

ANNELERİMİZDEN NELER ÖĞRENDİK:))

İYİ YAPILMIŞ BİR İŞİ TAKDİR ETMEYİ:
Bana bakın, çıkın birbirinizi dışarda gebertin, evi daha yeni temizledim.

DUALARIN GÜCÜNÜ:
Yat kalk dua et ki baban müzik setinin bozulduğunu fark etmedi.

ZAMANA KARŞI YARIŞMAYI:
O oyuncaklarını topla yoksa bi tekme attığım gibi hepsini karşı sahilden toplarsın.

MANTIKLI DÜŞÜNMEYİ:
Ben öyle diyorsam öyledir.

İLERİ GÖRÜŞLÜ OLMAYI:
Çıkmadan önce temiz bi çamaşır giy.
Yolda allah korusun başına bir şeyi gelir, kirli çamaşırla etrafa rezil olursun.

HAYATIN TRAJİKOMİK YANLARINI:
Sen daha orda gülmeye devam et,
birazdan ben seni tam güldürücem.

HAYATIN ÇELİŞKİLERLE DOLU OLDUĞUNU:
Kapa çeneni ve çorbanı iç.

DAYANIKLI OLMAYI:
O ıspanak bitene kadar sofradan kalkmak yok.

HAVA RAPORU TAHMİNİ YAPMAYI:
Şu dağınıklığa bak. Yabancı biri görse Odanın ortasından kasırga geçmiş sanır.

ABARTMAYI:
Sana 500 bin defa söyledim kirli ayakkabılarınla içeri yürüme diye.

DAVRANIŞ PSİKOLOJİSİNİ:
Babana çekiceğine biraz bana çekseydin ne olurdu.

SABIRLI OLMAYI:
Baban eve gelsin, sen görürsün.

HAKKIMIZI ALACAĞIMIZI:
Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı.

DİYALOG KURMAYI:
Sana bir şey sorduğumda cevap ver.
NE SÖYLEYEYİM ANNE?
Sus ! bana cevap verme.

TIP BİLGİLERİNİ:
Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalıvereceksin,göreceksin gününü.

OLGUN OLMAYI:
Bu tabağın hepsini bitirmezsen asla büyüyemezsin.

GENETİK BİLGİLERİ:
Sen de o lanet olası babana çektin.

BİLGELİĞİ:
Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman.

VE ... ADALETİ:
Bir gün senin de çocukların olacak, inşallah onlar da sana senin şimdi bana
yaptıklarını yaparlar.

Bunları ANNELERİMİZDEN ÖĞRENDİK !!!

24 Mart 2009 Salı

BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ

* Kaydedilen en uzun tavuk uçuşu 13 saniyedir
* Dünyadaki beyaz karıncaların toplam ağırlığı insanlarin 10 katıdır.
* Eşeklerin gözleri dört ayaklarını da görebilecek şekildedir.
* Kedilerin her bir kulağında 32 adele vardır.
* Kutup ayıları solaktır.
* Zürafalar 35 cm. uzunlukta siyah bir dile sahiptirler.
* Hayvanlar aleminde sadece domuzlar güneşten yanabilir.
* Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.
* İnsanları parmak izinden, köpekleri ise burun izinden tanımak mümkündür.
* Develerin üç tane kaşı vardır.
* Kirpiler suyun üzerinde batmadan kalırlar.
* Istakozların kanı mavi renktedir.
* Eski Mısır’da kediler kutsal hayvan sayılıyordu ve öldükleri zaman insanlar saygılarını göstermek için kaşlarını kazırlardı.
* Fil yavrusu, hortumuyla annesinin kuyruğuna tutunarak dolaşır. Sürü içindeki dişiler doğumlarını birbirlerine göre ayarlayıp sırayla doğum yapıyorlar.
* Kuş örümceği sırtında 300 yavrusuyla gezer.
* Keseli farenin yavruları annelerinin sırtına ısırarak tutunur.
* Salyangozların 25 bine yakın dişi vardır.
* Yılanlar duyamaz.
* Zürafalar yüzemez.
* Kediler şeker tadını ayırt edemez.
* Timsahlar, dillerini dışarıya çıkaramazlar.
* Kangurular, geriye doğru yürüyemez.
* Kelebekler, ayakları ile tat alırlar.
* Atlar, bir ay ayakta kalabilirler.
* Fareler kusamaz.
* Deniz kobrası, dünyanın en zehirli yılanıdır.
* Filler zıplamayan tek memelilerdir.
* Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
* 2 bin 600 kurbağa cinsi vardır.
* Bir sineğin, saatteki hızı 8 km’dir.
* Yunuslar, gözleri açık uyurlar.
* Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
* Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
* İnek sütünün pH değeri 6’dir.
* Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
* Dalmaçyalilar gut olmayan tek köpek cinsidir.
* Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
* Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
* Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
* Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.
* Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
* Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
* Meşe ağaçları elli yasına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
* Aslanlar bir günde 50 kez çiftleşebilirler.
* İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak bas parmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
* Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
* Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde “başkent” anlamına gelir.
* Kanada, Kızılderili dilinde “büyük köy” anlamına gelmektedir.
* İngilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikayesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
* Sahra Çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
* Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.
* Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı. 1878 yılının şubat ayında Connecticut New Haven’da yayınlanmıştı.
* Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.
* ABD’de, yasları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır. Ortalama bir erkek, hayatinin 3350 saatini traş olmak için harcar.
* Geçen 3 bin 500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
* Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir.
* Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
* İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
* Günümüzde, evlenenlerin yarısı boşanmaktadır.
* Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
* Her 25 kişiden biri astım hastasıdır.
* Uranüs, çıplak gözle görülebilen bir gezegendir.
* Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
* Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.
* Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
* Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
* Charles Dickens, uykusuzluk hastalığına yakalanmıştı. Sadece yüzünü kuzeye dönerse uyuyabileceğine inanıyordu.
* Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın Ishigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
* Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
* Kış aylarında, Moskova’daki buz pateni pistleri 250 bin metrekarelik bir alanı kaplar.
* Rusya’da doğudan batıya doğru seyahat edilirse, yedi saat kuşağı geçilir.
* Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.
* Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
* Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
* Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.
* Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
* Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.
* Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
* Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.
* Salatalığın yüzde 96’si sudur.
* Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
* Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
* Timsahlar renk körüdür.
* Yarim kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
* Sadece dişi kanaryalar ötebilir.
* Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yasayabilirler.
* Havuca rengini karoten verir.
* İnciler sirkede erir.
* Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.
* Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
* En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
* Sihirli sözcük ‘abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
* Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
* Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
* Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
* Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak var.

19 Mart 2009 Perşembe

Kaynana olmak sanattır...

Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istedigini ve tanıştırmak istedigini söyler.

Ama sadece eglence olsun diye eve 3 kız getirecegini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.

Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.

Otururlar, bir süre sohbet ederler. Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar:

'- Tahmin ettin mi' diye.

Anne duraksamadan cevap verir:

'- Ortadaki kızıl saçlı.'

Oğlan hayretle annesine sorar: '- İnanılmaz, nasıl bildin?..'

Anne cevap verir:

'- Bir tek ondan hoşlanmadım...'

18 Mart 2009 Çarşamba

ARADADA OLSA ERKEKLERE İNANMAK LAZIM:)

Evli bir çift
cadılar partisine davetliydi. Dışarıya çıkmak için hazırlanırlarken kadının migreni tuttu, evde kalmak zorundaydı.

Kocasına, partiye yalnız gitmesini, onun eğlencesini bozmak istemediğini söyledi.

Biraz tartıştıktan sonra adam kostümünü giydi ve partiye gitti kadın da birkaç aspirin alıp yattı.
Biraz uyuduktan sonra kendini daha iyi hissederek uyandı ve partiye giderek kocasına sürpriz yapmaya karar verdi.
Tam hazırlanırken 'acaba ben yanında değilken kocam neler yapıyor' diye düşündü ve kocasının kendisini tanımaması için değişik bir kostüm giyerek partiye gitti.

Oraya vardığında bir kenarda onu izlemeye başladı.
Kocası arka arkaya değişik kızlarla ve onlarla çok yakınlaşarak dansediyordu, nereye kadar gidebileceğini görmeye karar verdi.
Kocasına yaklaştı,Onunla çok samimi bir şekilde dansetmeye başladı,kulağına dışarıya çıkabileceklerini fısıldadı.

Arabalardan birine girerek seviştiler ve gece yarısından önce maskeler çıkarılmadan kadın eve gitti, kocasının dönüşünü beklemeye başladı.
Adam sabaha karşı 01.00 sularında döndü ve doğru yatağa gitti.

Kadin : 'Parti nasıldı kocacığım' diye sordu,
Adam : 'Sensiz hiç eğlenemedim tatlım' diye yanıtladı.
Kadın : 'inanmıyorum' diye cevapladı, 'Bahse girerim çok eğlenmişsindir'
Adam : 'Gerçekten hayatım. Partiye gittiğimde bazı arkadaşlarla sıkıldık, altkata inip bütün gece poker oynadık. Fakat kostümümü ödünç verdiğim o Allah'ın cezası herif bir eğlenmiş, bir eğlenmiş,anlata anlata
bitiremedi...

16 Mart 2009 Pazartesi

YAŞINA GÖRE KADINLAR VE ERKEKLER:))))

YAŞINA GÖRE ERKEK

*20 yaşında erkek FİAT gibidir. Küçük ama hızlı.
*20-30 yaş arasında PORSHE gibidir. Hızlı ve konforlu.
*30-40 arası erkek VOLVO gibidir. Biraz sıkıcı ama teknik olarak mükemmel.
*40-50 arası erkek OPEL gibidir. Yapabileceğinden fazlasını vaat eder.
*50-60 arasında ise eski bir FORD gibidir. Harekete geçirmek için ka rbüratöre biraz alkol koymak gerekir.

YAŞINA GÖRE KADIN

*15-25 arasında kadın AFRİKA gibidir. Yarı keşfedilmiş, yarı bakir.
*25-35 arasında AMERİKA gibidir. Tamamı keşfedilmiş ve bilimsel olarak mükemmel.
*35-45 yaşları arasında HİNDİSTAN ve JAPONYA gibidir. Çok ateşli, bilge ve güzel.
*45-55 arasında FRANSA gibidir. Savaştan hasarlı çıkmış ama hala çekici.
*55-60 arasında kadın ALMANYA gibidir. Savaşı kaybetmiştir ama umutları vardır.
*60-70 arasında kadın RUSYA gibidir. Geniş, sakin ama kimsenin gitmediği.
*70'inden sonra kadın TÜRKİYE gibidir. Şanlı bir geçmiş ama gelecek yok.

11 Mart 2009 Çarşamba

KOCA TİPLERİ

Kadın akşam işten çıkar. Çocuğu yuvadan alır. Markete geçer ıspanak alır. Koştura koştura eve döner. Çocuğu soyar, elini yüzünü yıkar.
Kendi üstünü değiştirir. Mutfağa koşar. Bir yandan ıspanakları yıkar bir yandan çocuğun sorularına ve ihtiyaçlarına cevap verir.
Bir yandan sofrayı hazırlar… O DA NE YOĞURT ALMAYI UNUTMUŞTUR! Yoğurtsuz ıspanak olmaz Hemen kocasını arar.

Kocadan Kocaya değişen cevaplar:

1) Ben geç geleceğim. Toplantım var. Yoğurtsuz yiyin ( laçkalaşmış koca)

2) Ben geç geleceğim Çok üzgünüm, tühhhhhh şimdi ıspanak da yoğurtsuz olmaz ki. E, yoğurt getireyim kapıdan bırakayım hemen döneyim, toplantı bu, kaçırsam olmaz. Mazallah dağlara taşlara işten atılma sebebim olur, sonra yoğurt dökecek ıspanak bile bulamayız.
( aldatan koca ya da eve gelmemek için bahane arayan koca ,ama bi yandan da vicdanı sızlayan koca..)

3) Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor......... (İşte bu aldatan koca)

4) Mendebur kadın ıspanağı aldın da yoğurdu niye almadın! ("kazma" tipi koca )

5) Igggghhhh yine mi ıspanak. Otlaya otlaya sığır olduk ("kalas" tipi koca)

6) Tamam alırım (monotonlaşmış koca)

7) Tamam alırım başka bir şey lazım mı? ( Normal koca)

8) Tamam hayatım alırım başka bir isteğin var mı? (İdeal koca)

9) Aman canııım, ıspanakla mı uğraştın?
Yapmadıysan bırak ya dışardan söyleyelim ya da dışarıda yiyelim (Yok böyle koca)

8 Mart 2009 Pazar

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bu gün kadınlar tarafından ve / ya da kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır.

Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi ilk kez, 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başladı. İsveç’te ise 1912 yılından itibaren kutlanmaya başladı.


Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur.

İki dünya savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanılmaya başlamasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti.

Kaynak: NATIONALENCYKLOPEDIN


İLGİNÇ BİLGİLER

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;

1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.

Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001)

1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.

5 Mart 2009 Perşembe

Müsait Olunca Beni Severmisin?


İçeri girer girmez neşeyle bağırdı:
-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum.
Herkesin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu.

Herşey erteleniyordu, telefon ve araba söz konusu olduğunda... Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu.
Nerelere gitseydi? Annesi kapattı telefonu.

Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti:

-Sana yardım edeyim mi ? dedi, en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı:
-Hayırdır? Bir yaramazlık mı var? Bak bir de seninle uğrasmayayım. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasıl bir şeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır :
-'Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni..'
diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.

—Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.

—Uykuya dalayım da, gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu.'Yorgunum, yorgun olduğumdan, böyle yorgunken'....

—Anneciğim sen yorulma, diye...

—Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....Bende oynamaktan yoruluyorum. Ne yapayım bilmem?

Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı.
Işıklar söndü birden.
Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.

—Mum da yok! diye diye karıştırdı dolapları el yordamıyla.
Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını.

Deli tavsanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak
tavşan kafası yaptı.

''Bak deli tavşan'' diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür
dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça
kanepeden aşağı sarktı.
Sonra ışıklar geldi.

Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti. Birden kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.

Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.

Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu.

Çocuk sanki bir ipucu bekliyormuşcasına aralanan gözleriyle mırıldandı;
— İşin bitince beni sever misin anne? dedi.

Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı.

******
Lütfen sevgimizi yarınlara ertelemeyelim. Hayat telaşına kaptırıp kendimizi, sevdiklerimizi ihmal etmeyelim.
Unutmayalım ki, yaşamın en güzel yanı sevgidir.

Unutmayalım ki yarın kimseye vaat edilmemiştir.