23 Şubat 2009 Pazartesi

Aranızda müslüman olan var mı ?

Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve yüksek sesle Cami Cemaatine sorar:

-Aranızda müslüman olan var mı ?

korkudan kimse bişey diyemez. Bir müddet sonra yaşlı bir adam ayağa kalkar ve

" ben müslümanım" der.

Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. Adam dışarıda ki inek sürüsünü gösterip:

-Amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin! ? der.

Yaşlı adam bayağı bir hayvanı kestikten sonra " ben yoruldum , artık başka birini bul "
der....

Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve cemaate yüksek sesle tekrar sorar:

-Aranızda başka müslüman var mı , çabuk yanıma gelsin ?

Az önceki giden yaşlı adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:

" ulan ne bana bakıp duruyorsunuz , iki rekat namaz kıldırdık diye müslüman mı olduk yani ? "

14 Şubat 2009 Cumartesi

SEVGILILER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN....

Sevgilisi olanin olmayanin,
Olup da yok gibi olanin,

Yok da var gibi olanin,
Olmayip cok isteyenin,
Oluyo da noluyo diyenin,
Oldugu icin cok mutlu olanin,
Olmadigi icin cok mutlu olanin,
Onsuz olamayanin,
Onunla hic olamayanin,
Herseye ragmen yureginde her daim aska yer olanin… (bunun sonu yok :) )



O zaman kisacasi herkesin sevgililer gunu kutlu olsun.
Sevgi hep sizinle olsun, yureginizde aska hep yer olsun.
Yuzunuzden gulucukler kalbinizden kelebekler eksik olmasin

12 Şubat 2009 Perşembe


Atatürk'ün Yaveri anlatıyor

Keyifle ve duygulanarak okuyacaksınız. ..

Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
- Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
- Merhaba dedi.

- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp;
- Neden sordun ki, dedi. Buraların saabisi misin? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.

- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de
Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?
Kadın başını salladı.
- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.

- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gâvur harbinde şehit düştü. Memleketi gâvurdan gurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mihtara anlatinca, o da bana bilet aliverip saldi Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte agsamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.

- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadnın birden yüzü sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki.. O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden gurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çinetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediimiz gibi yaşiyoz. Sunun bunun gâvur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gzlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver.

Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi.



Bana dönerek;
- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanimizdir. .. Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.



Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacıım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Pasa yani Atatürk işte karsında duruyor.
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp
Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadn belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye
getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;

-'Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.'
Bu yazıyı okurken duygulanan veya ağlayanlar varsa, hala umut var demektir..